Fantastik Canavarlar

Fantastic Beasts and Where To Find Them

Türkçe:Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar?


Newton Artemis Fido Scamander, fantastik canavarlara meraklı onları arayıp bulan ve koruyan, bakanlıkta canavarlar bölümünde çalışmış bir seherbazdır. J.K. Rowling, 2001 yılında bu yan Harry Potter dünyası  kitabını çıkarmış ve kitaplarda anlatılmayan birçok fantastik canavarı bizlere bu yolla tanıtmıştır. Bu kitap Hogwart'ta okutulan bir kitaptır zaten ve bizlerde Harry'nin içinde notları olan kitabını okuyoruz.



18 Kasım 2016'da vizyona giren ve kitapla  aynı isimli taşıyan film, Harry Potter hayranı olan beni tabii ki çok mutlu etti. Film Newt Scamander'in 1920'li yıllarda, içerisi büyülü canavarlarla dolu bir bavul ile Amerika'ya gelişini konu ediyor. Amerika'da sihirbazlık dünyasında bilgimiz yoktu ancak Rowling'in internette yayınladığı bilgilerle dünyanın birçok yerinde birçok büyücülük okulu olduğunu öğrendik. Amerika'daki büyücülük okulunun adı da Ilvermorny ve sihir bakanlığının adı da MACUSA'dır (The Magical Congress of United States of America). Amerika'daki büyücüler ve Nomaj'ler (Muggle'lara Amerika'da No magic kısaltması olan bu kelime kullanılıyor) arasındaki sınır çok katı kurallarla çizilmiştir. Muggle'larla arkadaş olmak, evlenmek kısacası her şey yasaktır. Ancak bundan rahatsız olan, büyücülerin üstünlüğünün muggle'lara gösterilmesinin doğru olduğunu savunan, Voldemort'tan önce büyücülük dünyasının kötüsü olan Gellert Grindelwald karakterini görüyoruz. Grindelwald zamanında Dumbledore'un yakın arkadaşıdır ve beraber ölüm yadigarlarını ararlar. Serinin ilerleyen filmlerinde bunlara değinileceği hakkında söylentiler var ancak bakalım. Bir de filmde benim dikkatimi çeken Harry Potter'da cisimlenme ne kadar cimri kullanıldıysa bu filmde o kadar cömert kullanılmış, o yüzden de film haliyle gayet hareketli. Filmin en sevdiğim ve açıp açıp izlemekten sıkılmayacağım sahneleri kesinlikle bavulun içinde geçen sahnelerdi. Maceranın en önemli parçası Newt'in fantastik canavarlarla dolu olan bavuluydu ve gerçekten çok başarılı bir şekilde, görsel şölen eşliğinde bavulun içindeki dünyayı gördük. Canavarlar aşırı keyifli olmuş, kimi tam ısırmalık, kimi acayip karizma, kimi bizim dünyadakilerin çok benzeri, kimi vahşi ama hepsi yeni ve filmin adına yakışır güzellikte. Bu filmle daha önce bilmediğimiz yeni bir olguyla daha tanıştık o da obscurus. Nedir bu obscurus? Obscurus, ortam koşulları nedeniyle küçük yaştaki büyücülerin büyü yeteneklerinin baskılanması sonucu oluşan yıkıcı bir ve kontrolsüz bir güçtür. Obscuruslar çocuk büyücülerden parazit gibi beslenir ve bu büyücüler en çok on yaşına kadar yaşayabilir. Bu bilgi Crene kayıtlara geçinceye kadardı tabii ki.


Filmin karakterlerinden bahsedersek Newt Scamender İngiliz bir sihirbaz,Hogwarts'ta Hufflepuff binasında bir öğrenciyken insanların hayatını tehlikeye atmak gerekçesiyle okuldan atılıyor. Hatta o zamanlar Dumbledore Hogwarts'ta profesör ve Newt'in atılmaması için çok uğraşmış. İnsanlardan çok canavarlarla zaman geçiren, kendini ifade etmekte çok zorlanan birisi Scamander. Bu karakteri canlandıran Eddie Redmayne, zaten bir Harry Potter hayranı olduğunu açıklamış, hatta Voldemort'un gençliğini oynamak için seçmelere bile katılmış zamanında:)Zaten başarılı bir oyuncu olduğunu "Danish Girl" filminde ıspatlamıştı ancak bu filmde de rolüne çok güzel adapte olmuş ve harika bir iş çıkarmış. Bu film 1920'li yıllarda geçtiği için Newt henüz kitabını yazmamış ancak bize filmde kitap yazdığını söylüyor. Newt hakkında bildiğimiz bir diğer şey ise annesinin bir hipogrif yetiştiricisi olduğu ve bu nedenle canavarlara olan ilgisinin çocuk yaşta başladığıdır. Çoğu sihirbaz fantastik yaratıkların tehlikeli olduğunu ve öldürülmesi gerektiğini düşünürken, Newt bunun aksini iddia edip bu canavarların yaşam hakkı olduğunu sadece bilinçlenmek gerektiğini iddia ediyor ve bunu anlatmak için çabalıyor. Bu filmde de Newt'in bavulundan kaçan canavarlar ve onları geri yakalamaya çalışırken ki maceraları izliyoruz. Filmde gördüğümüz canavarları ise ayrı bir başlık altında incelemeyi planlıyorum.


Bir diğer karakterimiz Porpentina Goldstein namı-diğer Tina bu karakterini Katherina Waterston canlandırıyor. Tina, nomaj önünde büyü yaptığı için MACUSA'dan atılmış bir seherbazdır. Anne ve babasını ejderha çiçeği denen bir hastalık yüzünden kaybetmiştir. Kız kardeşi ile Newyork, Brownstone'da yaşamaktadır. Filmde, Tina karakteri çok tatlı olmuş ancak ben sürekli ağlamaya meyilli bir tip olmasından pek hoşlanmadım. Daha dominant bir kadın olabilirdi ki giyim tarzı falan gayet uygundu, filmi beş ana karakter olarak düşünürsek en pasif kalmış karakterdi bence. Şöyle de bir kaç dipnot ekleyelim, ilerleyen zamanlarda kendisi bir Scamander olacaktır:) Scamander'ların torunu Rolf Scamander ise, çok sevgili Luna Lovegood ile evleniyormuş. 

Benim için filmdeki en tatlı karakter Queenie Goldstein'dı ve bu karakteri Fine Frenzy canlandırıyor. Queenie, Tina'nın birlikte yaşadığı ve çok çekici bir kadın olan kız kardeşidir. Karakterimiz bir zihin okuyucu ve bunu inanılmaz bir keyifle yapıyor. Alışık olduğumuz, 'lanet olsun insanlar çok kötü, bu güç bir lanet olmalı' triplerine girmiyor. İnsanların konuşmasına fırsat bile vermeden istediklerini söküp alıyor, beyinlerinden. Tina gibi o da MACUSA'da asa izin ofisinde çalışıyor. Tina'nın, Newt ile birlikte evlerine getirdiği büyüdışı (muggle) olan Jacob'a çok büyük ilgi duyuyor. Bunun sebebi de daha önce hiç nomaj tanımamış olması. Yasak olanın tatlı olmasından olsa gerek, pek albenisi ve büyü gücü olmayan Jacob'a büyüleniyor, sevgili Queenie'miz. Filmde bu karakterin en etkin kullanıldığı sahne Newt ve Tina'nın ölüm fermanı verilip idam edilecekleri zaman Tina'nın zor durumda olduğunu zihninden duyup, onların kaçmasına yardım etmesiydi. Filmin feminenlik eksiğini de tek başına doldurmuştur kendisi tebrikler. Tek eksisi ise Hogwarts ile dalga geçmesi oldu. Kendisi de ablası Tina gibi Ilvermorny mezunu ve en iyi büyücülük okulunun Ilvermorny olduğunu iddia ediyor. Bu konuda yorum yapamayacağım çünkü o zamanlardaki Hogwarts ya da Ilvermorny ne durumda bilmiyoruz. Ama biz de Hogwartsla gözümüzü açtık yani Ilvermorny'nin pek şansı yok. 


Vee muhteşem dörtlümüzün muggle ayağı olan sevgili Jacob Kowalski. Jacob karakterine Dan Fogler canlandırıyor. Jacob 1.Dünya Savaşında savaşmış ve Amerika'ya döndüğünde de hiç sevmediği hatta onu öldürdüğünü söyleyen bir konserve fabrikasında çalışmakta olan monoton hayata sahip bir büyü dışıdır. Hayali, ona ninesinden miras kalan tariflerle bir fırın açmaktır. Bu sebeple kredi almak için bankaya gittiğinde, Newt de aynı bankada bavulundan kaçan Burnuk adlı sevimli hırsızını yakalamakla uğraşıyordu. Jacob hem kredisini alamaz hemde görmemesi gereken şeyler görmüştür. Büyücüler, fantastik yaratıklar ve büyü gibi mesela:) Newt, Jacob'ın  hafızası silmek zorundadır ancak Jacob kaçmayı başarır, bu sırada Newt ile yaşadığı küçük arbedede Newt ile bavulları karışır ve Jacob büyülü bavulu da yanına alarak dairesine getirir. Bu nomaj'in hikayeye dahil oluş hikayesi kısaca böyle ama biz Jacob'ı çok sevdik çünkü muggle olan bizlerin sesi oldu. Büyüleri ağzı açık izleyişi olsun, hafızasını sildirmek zorunda oluşunun üzüntüsü olsun hepsini ekrana çok güzel yansıtmışlar. Tabi Jacob'ı büyüden daha çok etkileyen bir şey daha vardı o da Queenie Goldstein. İkilinin sahnelerini izlemek çok keyifliydi gerçekten. Jacob filmin güzel bir komedi unsuru olmuş ve hayatta istediği şey insanları mutlu ettiğine inandığı pastaları yapmak olan bu iyi niyetli insan tabii ki Newt gibi iyi niyetli bir insanla çok samimi bir arkadaşlık kurmayı da başarıyor. Jacob'ı serinin diğer filmlerinde de görmeyi ben şahsen isterim. 


Credence Barebone, annesini çok küçük yaşta kaybetmiş ve cadı karşıtı bir grup olan ikinci salemliler tarafından evlat edinmiş zavallı bir büyücüdür. Ancak Salemliler çok katı kuralları olan ve tarihi çok eskilere dayanan bir nevi cadı avcılarıdır. Credence, en ufak yanlışında bile sürekli üvey annesi olan Mary Lou Barebone tarafından fiziksel şiddet gören psikolojik olarak bastırılmış bir büyücüdür. Bu bastırılma, genç büyücüyü bir obscurusa dönüştürüyor. Obscurus hakkında yazının önceki kısımlarında bilgi vermiştim. Bu sevgi yerine şiddet görmüş genç adam tabii ki manipüle edilmeye çok uygundur ve seherbaz Graves şehre korku salan obscurusun kim olduğunu öğrenmek için Credence'ı kullanır. Ancak yaşından dolayı obscurusun Credence olmadığını düşünen Graves onunla işinin bittiğini düşününce Credence'i aşağılayarak paçavra gibi atar. Bir kazıkta Gravesten yiyen Credence daha da kontrol edilemez bir güç haline dönüşür. Credence karakterini canlandıran Ezra Miller çok başarılı bir oyunculuk performans sergilemiş. Güvensiz bakışları olsun, obscurusa dönüştüğündeki karanlık hali olsun izlemesi çok heyecan verici ve keyifliydi.


Son olarak filmin kötü karakteri olan Gellert Grindelwald'tan bahsedecek olursak adını hiç duymadığımız bir karakter değil aslında, Harry Potter ve Ölüm yadigarlarında bahsedilen ve Dumbledore'un eskiden yakın arkadaşı olan bir karakterdir.Hatta iki genç büyücü beraber ölüm yadigarlarını aramaya karar veriyorlar ancak Grindelwald karanlık tarafa geçiyor ve bu iki büyücünün yolları ayrılıyor. Bu film ise bizi 1920'li yılların Amerika'sında ki büyü dünyasına götürüyor ve gazete haberleriyle bize bu büyücünün filmin geçtiği zaman diliminde estirdiği terör hakkında bilgi veriyor. Filmde henüz Grindelwald hakkında çok fazla bir bilgi verilmedi çünkü Seherbaz Graves olarak izlediğimiz büyücünün aslında Grindelwald olduğunu son sahnede öğrendik. Grindelwald'ın sahip olduğu düşünce yapısına gelirsek bana çokta mantıksız gelmiyor doğrusu, büyücülerin koyduğu yasaların büyücülerden çok büyü dışı insanları koruduğunu, sihirbazların yer altında saklanarak yaşamak zorunda kaldığını ve büyücülerin bunu kabul etmemesi savaşması gerektiğini söylüyor. Tabii masum insanları öldürme düşüncesi değil ancak sırf büyücü diye birini öldüren kişiyle savaşma fikri pek mantıksız gelmiyor. Grindelwald'ı Johnny Depp'ten izlemek çok güzel olacaktır diye düşünüyorum. Filme giderken ne yazık ki Johnny Depp'in oyuncu kadrosunda olduğunu biliyordum. Ancak bunu bilmeden izleyen arkadaşlarımın yüzündeki heyecan ifadesi çok güzeldi:)
Serinin ikinci filminin 2018 yılında vizyona gireceği açıklandı yani iki yıl beklemek zorundayız.

Yönetmen: David Yates

Yorumlar