Dersu Uzala (imdb:8.3/10)
Her şeyi bildiğimizi düşündüğümüz, her şeye sahip olup hiçbir şeyimiz yokmuş gibi davrandığımız çok kötü bir zamanda yaşıyoruz. Doğru düzgün konuşmayı bilmeyen çocukların ustaca teknoloji kullanıp, zamana ayak uyduramayan yaşlılarla dalga geçtiği ve ebeveynlerinin bu duruma bıyık altından sırıtıp mutlu olduğu bir zaman maalesef. Benim en sevmediğim laflardan biri de kültürlü, akıllı, zeki kelimelerinin üniversite eğitimi almış insanlarla denk tutulmasıdır. Evet üniversiteye giden kişi eğitimini aldığı bölüm hakkında daha bilgilidir ama hepsi bu. Benim en saygı duyduğum kültürlü dediğim insanlar, bana hayata dair bir şeyler katan insanlardır. Günümüzde her bilgi elimizin altında ancak hayat tecrübesi dediğimiz şeyi para versek bile alamayız. Yaşlıların gökyüzüne bakıp hadi hızlıca eve gidelim yağmur geliyor deyip 5 dakika sonra yağmurun yağması, ya da tanıştırdığın bir insanla biraz konuştuktan sonra bak dikkat et şöyle bir karakteri var sanki demesi benim hep çok hoşuma gider. Benim tüm hayatım eğitim alarak geçti, çok iyi matematik problemleri çözerim ama bana domates yetiştir deseler yetiştiremem. Beni ormana bıraksalar o gece ölürüm ve eminim bu konuda yalnız değilim. Belki önemsiz görünüyor ama biz de bu habitatta yaşayan basit canlılarız ama ne doğaya saygımız kaldı, ne de ufacık bir üretkenliğimiz. Yani kendi kuyumuzu kazıyoruz. Çocuklarımızın, torunlarımızın eceli biziz. Bu filmdeki Dersu Uzala karakterini o kadar güzel işlemişler ki, insan izlerken her şeyi, en başta da kendini sorgulamadan edemiyor. Kısaca konusundan bahsedeyim. 1902 yılında Rus bir asker ekibi Rus uzak doğusunu keşif için gidiyor ve burada karşılarına Dersu çıkıyor. Dersu ormanda yaşayan bir avcı ve ekibin başındaki yüzbaşı Dersu'dan onlara rehberlik etmesini istiyor. Dersu biraz düşünüp bu teklifi kabul ediyor. Dersu okuma yazması olmayan bir bilge, insan olmanın erdemlerinin hepsi onda, o zorlu iklimde yaşayacak kadar zeki ve bilgili. İzlerken en beğendiğim sahnelerden biri, Dersu ve askerler ormanda bir kulübeye sığınıyorlar ve giderken Dersu bu kulübeyi iyice onarıyor, içine pirinç, kuru odun, tuz ve kibrit bırakıyor. Neden? Çünkü o dünyevi hırslardan arınmış içinde sadece iyilik barındıran, bir canlının sadece beslenmek için öldürülebileceği bilincine ulaşmış bir insan. Yüzbaşıyla olan iletişimleri ve o kurdukları efsane güzel dostluk için bile izlenir. Film çok basit, eski ve yavaş ilerleyen bir film ancak o kadar huzur verici, o kadar izlenesi bir film ki spoiler vermekten korkmasam daha sayfalarca yazarım.
Bu filmin ilginç bir de hikayesi var filmin yönetmen ve senaristi japon Akira Kurosava bu filmi parasızlıktan bir türlü çekemiyor ve intihar etmeye bile kalkışıyor. Ancak Sovyet yönetimi filmi çekmesine yardım ediyor ve film Rus parasıyla çekiliyor ve çekimler dört yıl sürmüş diye okudum bir yerde ne kadar doğrudur bilemiyorum. İzleyin, başkalarının izlemesine vesile olun derim:)
Yönetmen: Akira Kurosava
Yorumlar
Yorum Gönder